İsrail’in geçen hafta Katar’a Hamas üyelerini hedef alma gerekçesiyle Katar’a saldırmasının ardından Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Erdoğan soykırım ile suçladığı İsrail’in yaptırımlarla durdurulması gerektiğini belirtti. Katar’a destek veren Erdoğan, İslam ülkelerine dayanışma çağrısında bulundu. Erdoğan, şunları kaydetti:
“DEFALARCA ORTAYA KOYDUK”
“7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım nedeniyle İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi olağanüstü zirveleri düzenledik. Bu zirvelerde, İsrail’in artan saldırganlığının bölgemiz için kesinkes durdurulması gereken bir tehdit oluşturduğunu dünyaya ilan ettik. Terörden beslenen bu çarpık zihniyetin, uluslararası istikrar ve güvenlik için risk teşkil ettiğini defalarca ortaya koyduk.
İsrail, Filistin’den sonra Lübnan’a, Yemen’e, İran’a ve Suriye’ye saldırdı. Tunus açıklarındaki sivil gemileri hedef aldı. Seçilmiş siyasetçilere ve devlet adamlarına suikastlar düzenledi. Şimdi arabulucu Katar’a saldırdı. Son saldırı, İsrail’in haydutluğunu artık farklı bir boyuta taşımıştır. Bugünkü zirvemizi Doha’da gerçekleştirmemizi bu bakımdan çok önemli ve anlamlı buluyorum. Dünya kamuoyunun bu toplantımızı, İslam aleminin Katar’a koşulsuz desteğinin bir tezahürü olarak görmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Bugün alacağımız kararların, işte bu kalbi hissiyatı dünya kamuoyuna bir kez de yazılı olarak ilan etmesini temenni ediyorum. Katar’ın bu krizi, değerli kardeşim Emir Şeyh Temim’in dirayetli ve bilge liderliğinde vakarla yönettiğini memnuniyetle müşahede ediyorum. Türkiye olarak dost ve kardeş, müttefik ülkemiz Katar’ın her daim yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyorum.
İSRAİL VURGUSU
Netanyahu hükümetinin esas amacının bir yandan Filistin’deki tahliye ve soykırımı sürdürürken diğer yandan hiçbir ayrım yapmadan tüm bölgeyi istikrarsızlığa sürüklemek olduğu artık şüphe götürmez bir gerçektir. Karşımızda kaostan ve kandan beslenen bir terör zihniyeti ve onun vücut bulduğu bir devlet var. Birleşmiş Milletler Şartı’nı açıkça ihlal eden, uluslararası hukuka ve kural temelli uluslararası sisteme meydan okuyan bu zihniyet, işlediği suçların cezasız kalmasıyla halen ayakta kalabilmektedir. Son dönemde haddini bilmez bazı İsrailli siyasetçilerin ‘Büyük İsrail’ hezeyanını sık sık tekrarladığını görüyoruz. İsrail’in komşu ülkelerdeki işgallerini genişletme çabaları, bu hedefin somut tezahürüdür.
İslam alemi, İsrail’in bu yayılmacı emellerini boşa çıkaracak dirayete ve imkana Allah’ın izniyle sahiptir. Netanyahu katliam şebekesinin muvazeneyi kaybetmesi artık destekçileri için de maliyet oluşturmaya başladı. Katar’a yönelik pervasız saldırılar karşısında İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler de tepki göstermek mecburiyetinde kaldı. Bazı ülkelerin Filistin devletini tanıma niyetlerini açıklamaları da elbette olumlu bir adımdır. Gönül isterdi ki bu daha erken bir aşamada yapılsın. Ancak bu adımlar İsrail’e yönelik somut ve güçlü yaptırımlarla desteklenmediği takdirde netice vermekte zorlanacaktır. Diplomatik gayretlerimizi, İsrail’e yaptırımların artması için yoğunlaştırmalı; İsrailli yetkililerin adalet önünde hesap vermeleri için uluslararası hukuk mekanizmaları kullanılmalıdır.
“İSRAİL’İN EKONOMİK OLARAK SIKIŞTIRILMISI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”
İsrail’in güçlü bir tepki ve yaptırımla muhatap olmadan kısa vadede durmayacağını, işgal ve istikrarsızlık politikalarına hız vereceğini biliyoruz. Bunu engelleyecek imkanlarımızın olduğunun farkındayız. Artık bazı alanlarda kendi kendine yeterli seviyeye ulaşmamız şarttır. Bunların başında caydırıcı bir savunma sanayii ve kalkınma geliyor. Yeteneklerimizi ve tecrübelerimizi siz kardeşlerimizle paylaşmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Gelecek on yılları kazanmak için şimdiden bu alanlarda işbirliğimizi yoğunlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. İsrail’in ekonomik olarak sıkıştırılması gerektiğine inanıyorum. Daha önceki tecrübeler bu tür adımların netice verdiğini gösteriyor.
Biz Türkiye olarak bir buçuk senedir İsrail’le tüm ticari işlemleri durdurduk. Böylece yıllık 9,5 milyar dolarlık bir rakamdan sarf-ı nazar ettik. Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan soykırım davasına desteğin de çok önemli olduğu kanaatindeyim. Keza bölgenin güvenliğini el birliğiyle kendimizin sağlayacağı somut adımları ve mekanizmaları hayata geçirebilmeliyiz. Bu noktada İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde yapılabilecekler olduğuna inanıyorum.
Bizler, 1967 sınırları temelinde coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti vücut bulana kadar mücadeleye azimle devam edeceğiz. Bu kutlu davada ne tehciri, ne soykırımı, ne bölünmüşlüğü kabul edebiliriz. Zirvenin, alacağımız kararların İsrail tehdidini durdurmak için ilave adımlar atılmasına vesile olmasını ve toplantımızın sonuçlarının harfiyen takip edilmesini temenni ediyorum. Toplantının düzenlenmesine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum.’’